ABD ve İngiltere arasındaki ‘çay atışması’ diplomatik bir krize dönüştü. ABD’li bir kimya profesörünün çayın içerisine biraz tuz atılması ile ilgili açıklaması İngiltere gündeminde geniş yer aldı. Bu krize Rize’den sonra Trabzon da katıldı. Mavikadın Editörüne açıklama yapan Çay Sanayicisi İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Genel Sekretri Mustafa Yılmaz Kar, “Dünyada birçok ülkeyi gezdim. Çaya tuz atıldığını görmedim. Ama farklı aromalar katıldığını biliyoruz. Sünni aromaya Türk çayının ihtiyacı yoktur.” dedi.
ABD'li kimya profesörü Michelle Francl, çayın acı olduğunu ifade ederek içerisine bir miktar tuz atılması gerektiğini söyledi. ABD ve İngiltere büyükelçilikleri de çayın nasıl demlenmesi gerektiği ile ilgili tartışma başlattı. Dış basında yer alan bu haberlere karşın Rizeliler cevap verdi ve Karadeniz çayında katkı maddesi olmadığı için acılık olmadığını vurgulayarak Türk çayı içilmesini önerdiler. Rize Ticaret ve Çay Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan yaptığı açıklamada, kimya profesörü Francl'ın çayın acılığını almak için tuz eklenmesi tavsiyesinin nedenini içinde katkı maddesi bulunması ile ilgili olduğunu söyledi.
Tartışmalara Trabzon da katıldı. Konuyla ilgili Mavikadın’a açıklama yapan yapan Çay Sanayicisi İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Genel Sekretri Mustafa Yılmaz Kar şunları söyledi:
“Dünyada birçok ülkeyi gezdim. Çaya tuz atıldığını görmedim. Ama farklı aromalar katıldığını biliyoruz. Bunlara sünni aroma diyoruz. Halbuki Türk çayı doğaldır ve 1950'li yıllardan beri doğal ticaret üretimi aktiftir. Sünni aromaya Türk çayının ihtiyacı yoktur.”
Türkiye’deki çayın arz ve talep dengesine değinen Kar şöyle konuştu:
“Türkiye’deki çay sektörü ürettiğini tüketecek kadar yeterli bir arz talep dengesine sahiptir. Dolayısıyla bu sünni aromalarla satışları artırmak gibi bir çabamız yoktur. Bunun baskısı altında değiliz. Tuz ya da sünni ekstratlar katılması gibi konularla Türk çay sektörü ilgilenmiyor. Buna ihtiyacı yok, çalışmaya a ihtiyaç da yoktur. Bizim ürettiğimiz çayın damak tadına milletimiz alışıktır. Bunun dışında damak tadı hazırlayıp başka bir tadı sunmaya gerek yoktur. Tuz katılmasını ilk defa duyuyorum.”
Farklı ülkelerde aromaları çay sektöründeki ticari hacmi artırmak için kullandıklarını ifade eden Kar,
“Dünyada farklı başkaca aromalar kattıklarını da biliyorum. Mesela enerji verici maddelerin başka ülkelerde çaya katıldığını biliyorum. Dünyada bunlar da var. Satış işlerini artırmak, yeni müşteri kitlesi oluşturmak, yeni damak tadı oluşturmak ve ticareti artırmak için bunu yapıyorlar.” dedi.
Çayın sadece tadı ile değil sağlığa faydaları ile de Türkiye’deki önemine değinen Kar, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Dünyada çay tamamen bir ticari meta haline gelmiş durumda. Ama Türkiye’de çay sağlığımıza katkı sağladığı için de tüketilmektedir. Dolayısıyla bizim bu tür aromalar denemeye ihtiyacımız yoktur. Yeni müşteriye de ihtiyacımız yoktur.
Bizim 1 kilo çayımızı demlediğiniz zaman 300-350 ince belli bardakla çay alırsınız. Mayıs çayı ise daha fazla bardak alabilirsiniz. Yerli çayın olduğunu buradan da anlarsınız. Bizim çayımıza soğuk su döktüğünüz zaman demlenmez, sonrasında sıcak su ile demlenir. Bizim çayımızın demleme stili de farklı, dünya ülkelerinden de tadı daha serttir. Sri Lanka ve Afrika çayları daha yumuşaktır. Dolayısıyla onlar, daha farklı damak tadına kavuşturmak için aroma kullanmaya müsaittirler. Ama Türk çayının buna ihtiyacı yoktur.”